Everybody dies, we all die, everything we ever care about will disappear, so what's the fucking point of living?

30 Nisan 2011 Cumartesi

İntahar Mektubum


Her zamanki gibi gereksiz düşünceler müdürü olaraktan bu sefer de acaba şu an intihar etmeye kalksam ardımda bırakacağım mektupta nelerden bahsederdim diye düşündüm. Ne kadar gerekli değil mi?! Öncelikle çok uzun bir mektup olmazdı heralde. Hoş, hayatımda hiç mektup da yazmadım aslında. Gitmeden önce hayatımda iki ilk yaşamış olacaktım böylelike. İkincisini yaşamaktan sayarsak tabii. Acemice olacağı kesin mektubun. Masaya koymalıyım, şöyle görünür şekilde. Kağıt olarak sarı saman kağıt gibi bir şey seçerdim herhalde. Daha hoş ve etkileyici olurdu. Dolma kalemle başlardım yazmaya. İntihar sebebini yazmamak en önemlisi. Ardımda sırlar kalmalı. Ardımda bırakacağım hayatla ilgili epik sözler yerine direkt kişi ve olaylara yönelirdim sanırım.

26 Nisan 2011 Salı

Terapi Gibi Dizi In Treatment

Doktor-Hasta Gizliliği'ni yerle bir eden yapım In Treatment, 3 sezondur izleyicileri bambaşka hayatlara davet ediyor. HBO'nun 2008'de başlayan bu farklı ve özel yapımının yarım saatlik bölümleri sadece bir psikolog ve hastasının terapi seanslarından oluşuyor. Evet, her bölüm, bir hastanın Doktor Paul Weston'ın ev/ofis'ine gelişiyle ve belki de hayatta kendini en güvende, en ait hissettiği o koltuğa oturmasıyla başlıyor ve yaklaşık yarım saat boyunca süren seans sonunda bitiyor. Sadece sohbetle geçiyor o yarım saat, -genelde- başka da bir şey olmuyor ancak o bambaşka hayatlara ortak olan bizleri, konuşulanları yaşamışçasına ya da herhangi bir dizideki gibi seyretmişçesine derinden etkileyerek tamamlanıyor. Görünürde sessiz, sakin ama özünde oldukça fırtınalı bir dizi, farklı bir deneyim In Treatment.

22 Nisan 2011 Cuma

The Single Elephant Man

Farkettim ki son izlediğim iki filmin de adı "man" ile bitiyor. İlki Tom Ford'un özellikle görüntüde harikalar yarattığı A Single Man'i. Diğeri de David Lynch ustanın belki de en anlaşılır ama o keyif kaçırıcı tarzını yine her anında hissettirdiği etkileyici filmi The Elephant Man. Aklıma "The Single Elephant Man" kombinesi geldi bugün ikincisini izlerken. Uydu da. Neyse, son günlerdeki halet-i ruhiyemin getirdiği dürtüyle raftan şuursuzca alınıp DVD Player'ıma giren bu iki film neden böyle birer adam hikayesi anlatan, birbirinden oldukça farklı olsalar da sanki derinlerde bir yerlerde birbirlerine teğet geçtikleri noktalar varmış gibi gelen, ve bir şekilde bana da değiyorlarmış gibi olduklarını düşündüğüm iki değerli eser, bilemedim. Belki de bilmesem daha iyi.

15 Nisan 2011 Cuma

It's The First Time I've Felt Like Something Is Mine Like I Have Something To Give

took a drive into the sprawl
to find the house where we used to stay in
couldn't read the number in the dark
you said "let's save it for another day"
took a drive into the sprawl
to find the places we used to play
it was the loneliest day of my life
you're talking at me but i'm still far away
let's take a drive
through the sprawl
through these towns they built to change
then you said, "the emotions are dead"
it's no wonder that you feel so strange
cops showing their lights
on the reflectors of our bikes
said, "do you kids know what time it is?"
well sir, it's the first time i've felt like something is mine
like i have something to give
the last defender of the sprawl
said, "well where do you kids live?"
well sir, if you only knew
what the answer is worth
been searching every corner
of the earth..

Sprawl I (Flatland) - Arcade Fire

11 Nisan 2011 Pazartesi

İyi Ki Doğdun Şebnem Ferah

Bugün 12 Nisan, Şebnem Ferah'ın doğum günü. Ama biz üç gün önce yani 9 Nisan'da kutladık, Cumartesi günü İzmir Arena'da verdiği konserinde. Açıkçası ne günden, ne bir şeyden haberim vardı, bizim için de sürpriz oldu herkes ellerindeki "İyi ki doğdun Şebnem :)" yazan kağıtları açıp çığlık çığlığa bağırmaya başlayınca. Bu da ilk şarkının bitimine denk geliyor tam olarak. İlk şarkı olarak hiç beklemediğim Çocukken Sahip Olduğum Kırmızı Rugan Ayakkabılar'ı söyledi. Boydan boya simsiyah olan kıyafetinin altına belki de hiç uymayan kıpkırmızı parlak simli ayakkabılarını göstere göstere. Belki de bu yüzden bu şarkıyla açılış yapmak istedi, kim bilir?

8 Nisan 2011 Cuma

Hayat Ne Tuhaf Kuşlar Filan


Açtım bu blog'u yazacak bir şey bulamıyorum. İyi mi?! Oysa neler neler vardı aklımda, neredeler şimdi? Neyse, sonuçta günlük değil mi bu, ben de öyle havadan sudan saçmalama kararı aldım. Maksat bir şeylerden bahsetmiş olmak.