Everybody dies, we all die, everything we ever care about will disappear, so what's the fucking point of living?

21 Mart 2011 Pazartesi

Sepya


Her şey shuffle'daki 2242 şarkı içinden denk gelip derin derin düşündüren tek bir şarkı yüzünden. Moby, aslında hiç sevmediğim bir adamdır. Yaptığı müzik bana hiçbir zaman uymamıştır. Ya da ben ona uyamamışımdır. Bu yüzdendir ki sadece tek bir şarkısını bilir, sever ve dinlerim. O da Slipping Away'dir.

Beni az çok bilenler fotoğraflarla aramın iyi olmadığını da bilirler. Çekmeyi de, çekilmeyi de, sonra çıkarıp bakmayı da sevmem pek. Özellikle bu çıkarıp bakma kısmından dolayı aramız bozulmuştur zaten işte. Çünkü fotoğraflar eskimeye mahkumdur. Ve biz anca eskidikleri zaman dönüp bakma ihtiyacı duyarız onlara. İşte bu da beni en çok üzen şey herhalde hayattaki. Aslında bunun kökleri 1 saniye bile öncesine dönemememiz gerçeğine dayanıyor diyebilirim. Dönemiyoruz işte. Bunu fotoğrafla, videoyla onunla bununla gerçekleştirmeye çalışmanın bir anlamı yok. "An'ı ölümsüzleştirmek" zırvasına da hiç gelemiyorum. Hiçbir şey ölümsüz değil ne yazık ki. Kendimizi kandırmanın alemi yok.

15 Mart 2011 Salı

Böyle Utanmazlığa Can Kurban

Showtime uzun zamandır gözde kanallarımdan biri oldu çıktı. Dexter, Weeds, Californication, The Tudors, Nurse Jackie, United States Of Tara, The Big C falan derken son derece dikkate değer işler çıkardığı bir gerçek. Bunlara yeni ekleneni de Shameless hiç şüphesiz.

4 Mart 2011 Cuma

Çok Mühim Anket Sonuçları Ve Bir Takım Konularda İç Dökümü

Ani bir gazla ilgilenmeye başladığım blog'uma bir süredir vakit ayıramadım. Bir süre de ayır(a)mayacağım galiba. Geçtiğimiz hafta Oscar'ı ve tören öncesinde açtığım o muhteşem anketi atlattık. Gördüğü yoğun ilgiden dolayı gururlanan anketçiğin sonuçlarını, oy kullanan o büyük kitle belki merak ediyordur diye açıklama gereği duydum, üzülmesinler şimdi.